ATEİZM-2
ATEİZM-2
Bir önceki bölümde Hawking örneğini verdim, tanrıya ihtiyaç olmayacak derecede kusursuz işleyen muazzam bir evrenin varlığından söz ediyordu.
Yasa kanun kozmik âlem,adına her ne derseniz diyelim, o mükemmel işliyordu.
Tüm canlıların sudan oluştuğu/yaratıldığı gerek Kur’an’ın gerekse bilimin ortak ifadesidir.
“Allah, hareket eden her canlıyı sudan yarattı. Onların kimisi karnı, kimisi iki ayağı, kimisi de dört ayağı üzerinde yürür. Allah, dilediğini yaratır. Kuşkusuz, Allah’ın Her Şeye Gücü Yeter.”(Nur 45)
Kâinatın oluşumu basitten komplekse doğrudur. Bu oluşum milyarlarca yıl sonra bu günkü halini almış, ama kimse oluşum bitmiştir diyemez çünkü bu oluşum/tekamül aynı hızla devam etmektedir.
“De ki: “Yeryüzünde gezip dolaşın da ilk yaratışın nasıl olduğuna bakın. Sonra Allah, son inşa etmeyi de aynı şekilde yapacaktır. Allah, Her Şeye Güç Yetiren’dir.” (Ankebut 20)
Mahlukta(yaratılmış) bir başkalaşım olduğunda ki; bunun en somut örneği insan müdahalesidir(insan müdahalesini ileriki bölümlerde açacağım, özellikle İslam’dan yoksun insanın dünyanın başına ne işler açacağı ve insanlığın nasıl bir tehditle karşı karşıya olduğu, misalen gezegenimiz son asırda binlerce yılda olmadığı kadar kirletildiği, hatta mevcut nükleer silahlar ateşlense dünyada canlı diye bir şey kalmayacağı…) Tekamül/oluşum devam ediyor dedik, bakınız Karadeniz’de kirlenmeyle birlikte özellikle deniz tabanında canlıların yok olduğu ve ortaya yeni bir bakteri türü çıktığı, bu bakteri türünün kirlenmeye sebep olan atıklarla beslendiği veya canlı hayatını tehdit eden faktörler dâhilindedönüşümcü,dönüştürücü canlıların ortaya çıktığı… Kısaca bir B planın olduğu veya yüzlerce B planın olduğu hususu su götürmez bir gerçektir.
…Buraya kadar herkes hemfikir, görüldüğü üzere tesadüflere yer yok. Tesadüf demişken şu basit örneği vermeden geçemeyeceğim:
Bir çift zarın iki kere altı gelme olasılığı 1/36, on kere gelme olasılığı 1/60.466.176(altmış milyonda bir) Peki, insan vücudunda ki trilyonlarca hücrenin tesadüflere bağlı olarak bir araya gelmesi ve ortaya böyle mükemmel bir canlı çıkması olasılığı kaç dersiniz?… Olasılığı sayıya dökmeniz bile imkânsız iken varın bunun “vücuda getirme” ihtimalini siz düşünün…
Malumunuz üzere bu hususta binlerce örnek verilebilir. İnsan özelinden hareket edersek; insan olmasaydı bu sorular da olmazdı, insanı çekin sorular da biter. Hadi diyelim ki bu canlı türleri çıktı/oluştu, içlerinden neden insan diye bir tür çıktı. İnsan sıra dışı bir varlık değil mi, “Nefs-i Natıka”. Hasan Onat; “bilmek Âdemle başlar, bilmek özneyle nesne arasında ki bağdır” der. Peki, bir adım daha ötesi:
“Elbette ki göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyük bir şeydir. Ama insanların çoğu bu gerçeği kavramıyorlar.”(Mümin 57)
… Neyi konuşup neyi örnek vereceğimizi nereden durup nereye konuşacağımızı da bilemiyoruz, belki de burası konuşulacak değil sükût edilecek yerdir…
Bil-mek derken; insanlığın ilminin ulaştığı şeyler şimdilik bunlar, ya bir tık daha ötesi veya bin yıl sonra ki Âdem nesli, ya onlar neyle tanışacaklar/bilecekler, en azından bizim maddeyi yorumlayış tarzımıza çok gülecekler…
Şimdi biraz alan daraltalım, sorumuz şu; herkesin kabul ettiğiinkârıimkânsız bu yasa neden var? Yasa nerede oluşmaya başladı. Tamam, büyük patlama oldu,BigBeng oldu, büyük patlamayla gezegenimiz ve galaksiler oluştu…O oldu bu oldu, da; bunun başlangıcı nasıl oldu.Astrofizikçilere müteşekkiriz elbet ama daha ötesine gidebiliyor muyuz? Bu soruların cevabının pek mümkün olduğunu sanmıyorum, verilen cevaplar genelde yasanın işleyişine dair cevaplar… Yeni bir gezegen bulundu, yeni bir gen bulundu… Kim kaybetti de siz buldunuz… Bilimsel faaliyetler ilerledikçe yasanın işleyişi hakkında daha fazla bilgi alırız…
Aristocu mantıkla “sudur teorisini”( sudur teorisi, tanrıdan taşma olarak bilinir, ilk maddenin oluşumu)kabul ederseniz yine bir yaratıcı fikrini benimsemiş olursunuz…
İslam Filozoflarının belirttiği “ilk sebep”, “ilk muharrik/hareket ettirici” nedir? …
… Konuyu bu minvalde sürdürmek de keyifli ama asıl bu yazıyı kaleme alma nedenimiz “Protest İslami anlayış, protest ateizm” o nedenle bunları şimdilik geçelim daha sonra: “kün fe yekün” kısmında değiniriz inş…
Hemen bir ilave yapalım. Cümleye ateistler diye başladığımızda tanımlama nakıs kalıyor, kimi kastettiğimiz pek anlaşılmıyor. Ateistlerin organize bir yapıları ve sistematik bir düşünceleri ve bir Hal İlmi/ İlmi-hal kitapları olmadığından haklarında ki nitelemeler de eksik kalıyor. Tut ki anneme küstüm ateist oldum diyenle, yıllarımı verdim aradım taradım ama bulamadım diyen adamı aynı kefeye koyuyoruz. Bu manada bizim “kevni ayetler” dediğimiz kozmoloji noktasında veyamikro/makro kozmos noktasında ateist olan çok azdır.
Yine bu manada söyleyeceklerim ateistleri biraz üzebilir: “mutlak ateist yok denecek kadar azdır”
Her ne kadar kendilerini ateist olarak niteleseler de bir kısmı nihilist, bir kısmı protest duruş adına bu tutumu sergilemekteler, bir kısmı da halen arayış içinde.
Arayış içinde olduklarını da nereden çıkarıyorsun diyebilirsiniz. Türkiye’de ki hâkim din anlayışına aykırı veya muhalif gördükleri pek çok yazar ve düşünce adamını takip ediyorlar, bunu kendi beyanlarından biliyorum yoksa elimde bir tüik verisi filan yok. Doğru bilgi ve modellerle karşılaştıklarındakanaatlerinin değişeceğine de inanıyorum. Kaldı ki sadece Müslümanlar ateist olmuyor, ateistler de Müslüman oluyor, her ikisi de mümkün olduğuna göre; üzerimizde ki sorumluluk ve vebal daha da ağırlaşıyor, konuya duyarsız kalamayız. (bunları özeleştiri bölümünde anlatacağıminş)
Yineliyorum, geçen yazıda da belirttiğim üzere sade bir ateistle hiçbir alıp veremediğim yok. İsmet Özel’in dediği gibi: “en kıymetli olanı, kendimiz için en değerli olanı onlarla paylaşmak istiyoruz” onlara delillerimizi sunarız kabul görür veya görmez kendi tercihleri, ama kutsallarımıza dil uzatmakta, her türlü tahkir ve küfrü etmekte bir sakınca görmeyenlerle elbette var.(mücadeleyi de bir taraflara çekmesinler bunu kalemle/kelamla yapacağız.
“Rabb’inin yoluna, hikmetle ve iyiliği öğütleyerek çağır. Onlarla en iyi şekilde mücadele et. Rabb’in, kendi yolundan sapanları bilir. O doğru yolda olanları da bilir.”Nahl 125 )
Şimdi işin en can alıcı kısmına geliyoruz: Bir insan neden ateist olur?
Bazıları Turan Dursun gibi “camiden” gelme ateist, bir kısmı kıldan tüyden sebeplerle, bir kısmı hoca baskısından sonra, bir kısmı aile/mahalle baskısından, bir kısmı konjonktürel, bir kısmı da “doku uyuşmazlığı” sebebiyle…ateist olmuş.
Bu kırılma noktalarını kendi beyanlarından, sosyal medyada paylaştıkları bölümlerden seçeceğim, içlerinde ciddiye alınması gerekenler de var gülüp geçeceklerimiz de:
-“ BABAM BANA BİR KUZU(kuzu kendi beyanı) ALDI, BİZ ONUNLA İYİ ARKADAŞ OLDUK, BİRKAÇ AY SONRA BABAM ONU KURBAN BAYRAMINDA KESTİ, O GÜN BU GÜNDÜR ATEİSTİM”.(kuzudan kurban olmaz bu kendi beyanı eğer yalan söylemiyorsa koyun demek istemiş olabilir veya kuzuyu besleyip büyüttüler kurbanda kestiler, her neyse)
Keşke baban o kuzuyu kesmeseydi yerine başka kuzualsaydı… Da; senin de geçen hafta arkadaşlarınla mangal partisinde yediğin kuzu var ya, o kuzu Çanakkaleli Yusuf’un biberonla büyüttüğü kuzuydu… Yaa… Yusuf seni o kuzuyu yerken görseydi söyleyeceklerini inan duymak bile istemezdin…
Tamam, konuyu sulandırmayalım ama adam tanrıya kaşmir yünle bağlıymış…
-“KURBAN BAYRAMINDA HAYVAN KATLİAMI YAPILIYOR, NEDEN KASAPTAN ET ALMIYORLAR”
Buna cevap vermiyorum ama bir canlıya kıyma noktasında İslam nerede duruyor bu konuya yeri geldiğinde değineceğim.
-“SİYASAL İSLAM BENİ ATEİST ETTİ”
Bir kere siyasal İslamdiye bir tabir olmaz bu tanım yanlış, bir tane İslam vardır gerisi işi sulandırma, gedik açma çabasıdır.
Fundamantalist, radikal, ılımlı… olmadı, ortaya karışık…bu tanımları istediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz ama İslam tektir.
Bu arkadaşın da tanrısı “politeia” ‘ya kurban gitmiş, yarın da seküler bir önder bulur sonra maziye ağıtlar yakar…
“ Tek bir İslam vardır o da sadece islamdır, Siyasal İslam egzantrik görünmeye çalışılan uyduruk bir terminolojidir” Kezban Hatemi
-“ MEAL OKUDUM ATEİST OLDUM”
Bu ciddi bir soru(n). Piyasada sayısız meal var, meal yapmada her hangi bir kısıtlama yok o sebepten her önüne gelen meal yapabiliyor. Öncelikle bu kadar fazla meale gerek yok, ilim ehli bir çatı altında toplanıp ortak bir meal çıkarmaları gerekir, varsa itirazları orada yapmalılar yoksa bu iş(eleştiri) cahil cühelaya kalır, kaldı da.
Adam meal okumuş ateist olmuş, peki şunu hiç duydunuz mu: “İncil okudum ateist oldum” duyamazsınız, duysanız bile önemsiz sayıdalar, üstelik İncillerin nasıl konsil (İznikkonsili) kararıyla sayılarının azaltıldığını biliyorsunuz.
Adam neden meal okurken ateist olmuş, çünkü okudukları beklentisini karşılamamış.
Hiçbir alt yapısı olmayan bir kişi okuduğu mealden çok bir şey anlamaz o nedenle acilen Kur’an’ı anlama kılavuzuna ihtiyaç var, meal okumadan önce bu kılavuz okunmalı yoksa Turan Dursun gibi adamlar ve dahi onların takipçileri işte sizin Kitabınız bunu emrediyor diye körpe dimağları bozar.
Sorun meal okumaksa biz yıllarca okuyoruz bir yan tesirini görmedik, aksine bize bu Kitabı gönderdiği için Allah’a sonsuzhamd ve şükrediyoruz.
Meal okuyup da ateist olanlar veya yeni okumaya başlayanlar için birkaç bilgi verelim.
Elinizde ki mealler=Kur’an değildir, adı üzerinde Kur’an meali. Türkçe Kur’an olmaz, nedenini aşağıda izah edeceğim.
Peki, meal ne demek?
“Sözlükte “dönmek, ıslah etmek” vb. anlamlara gelen meâl, “ulaşılan hedef, gaye” mânasındakullanılır; Lisânü’l-ʿArab,“naslardaki bir lafza taşıdığı muhtemel mânalardan birini yüklemek, kapalılığı gidermek” anlamında sıkça geçer (bk. TE’VİL).Ancak meâl kelimesinin terimleşme sürecinde “evl” kökünün “eksilme, eksiltme” şeklindeki anlamının esas alındığı düşünülürse meâl Kur’an’ın harfi harfine değil mâna ve mefhum itibariyle tercümesi, dolayısıyla EKSİK ÇEVİRİ olarak değerlendirilebilir. Meâlitefsirî ve mânevî tercüme diye nitelendirmek de mümkündür; çünkü meâlen tercümede mâna ve mefhum esas alındığı için asıl metnin mantûkundan(söylem/nutuk) ziyade mefhumu, yani lafızda ne söylendiğinden çok ne söylenmek istendiği yansıtılmaya çalışılır. Bu durumda yorum kaçınılmaz olduğundan MEÂLDE EKSİKLİK KADAR FAZLALIK BULUNMASI DA MÜMKÜNDÜR.Arapça olan mâna değil nazımdır ve KUR’AN ANCAK ARAPÇA METİN OLARAK KUR’AN’DIR. Elmalılı’nın ifadesiyle, ARABÎ NAZMIN DİĞER BİR LİSANDA MUADİLİNİ YAPMAK MÜMKÜN OLSAYDI KUR’AN TERCÜME EDİLMİŞ OLURDU. YALNIZ O TERCÜME ARABÎ OLMAYACAĞI İÇİN KUR’AN DEĞİL KUR’AN’IN TERCÜMESİ OLURDU (Hak Dini, I, 13) (İslam Ansiklopedisi)
Şimdi bu da nereden çıktı diyebilirsiniz, ben dinimi kendi lisanımda anlayamayacaksam…. Diye başlayan itirazlar olabilir. Elbette herkes kendi dilinde anlayacak, karşılaşacağımız sorunu fark etmek açısından paylaştığım bu bilgi önemli, neden bu kadar meal var kardeşim, hani Kur’an bir taneydi siz daha onun üzerinde bile anlaşamıyorsunuz bir de kalkmış bize laf yetiştiriyorsunuz dememeniz için…
Malumunuz Ezan Kur’an’dan bir bölüm değildir, insan kelamıdır o nedenle Hz Bilal “essalatuhayrun minen nevm”( Namaz uykudan hayırlıdır) ibaresini sabah namazına ilave etmiştir. Bakınız, Ezanı bile tercüme ederken ortaya nasıl bir tablo çıktı:
Allahu Ekber: Tanrı Uludur… gerisini yazmaya gerek yok sanırım. Oldu mu peki, belki ne demek istediği mana olarak anlaşılıyor, ama tuzsuz yağsız baharatsız yemek tadında, Nasrettin Hoca’nın “ekmek arası kar”tarifi tadında… Zaman zaman ben de yazılarımda tanrı tabirini kullanıyorum bunun sebebi; tanrı insanların kafasında ki bir algı, herkesin inandığı bir tanrı olabilir o sebeple felsefi konuşmalarda tanrı sözcüğünü kullanmak daha doğru, Allah ise mutlak olandır, boş muhabbetlerde kullanılacak bir isim değildir, kullanılması gereken yerde kullanılır elbette, bakınız bunun Yahudilikteki karşılığı:
“Tanrı’n Rabb’in ismini boş yere ağza almayacaksın, çünkü Rab kendi ismini boş yere ağza alanı suçsuz tutmayacaktır” (Çıkış, 20/7; Tesniye, 5/11) (Bunu lafzatullah telaffuz etmek yanlış mı diye algılamayın lütfen, başka bir şeyden bahsediyorum)
“Allah hakkında, gerçek(ler)den başkasını söylemeyin!”(Nisa 171)
Meal konusu biraz uzun bir konu, eline Kur’an Meali alıp bakınız, bu kitap Allah sözü olabilir mi gibi iddialarda bulunanlar için bu konuyu bir sonraki bölümde devam edeceğiminş.
Yazılar tahmin ettiğimden uzun süreceğe benziyor ancak bu kadar daraltabiliyorum, pek çok soru var cevap bekleyen, içlerinde hakikaten bizi terletecek olanlar var, ne kadarına cevap verebilirim onu kestiremiyorum ama esaslı sorular geride, gayret bizden Tevfik Allah’tandır.
(Devamı haftaya)
- Şerif
- ATEİZM-5 - 16 Mart 2022
- ATEİZM-4 - 9 Mart 2022
- ATEİZM-3 - 1 Mart 2022
- ATEİZM-2 - 18 Şubat 2022
- ATEİZM- 1 - 10 Şubat 2022
- KERTENKELE KUYRUĞU - 29 Aralık 2021
- STANFORD HAPİSHANE DENEYİ - 23 Mart 2020
- HASBİ HAL- 2 - 28 Aralık 2019
- NAHL (BAL ARISI) - 6 Eylül 2019
- KURBAN - 23 Ağustos 2019